Ülkemizi gelişmiş ülkelerle yarışabilir hale getirecek ve farklılaşmasını sağlayacak konuların başında yüksek teknolojiye sahip ürünlerin üretimi geliyor. Gelişmekte olan bütün ülkeler piyasaya düşük teknoloji ürünler sundukları için rekabet şansı olmuyor, ürün miktarı arttıkça fiyatlar aşağı çekiliyor. Ülkemiz, yüksek teknolojili ürünlerin üretimi ve üretimde dijitalizasyon için gerekli şartların çok uzağında yer almıyor. Nitekim gerçekleştirdiğimiz müşteri ziyaretlerinde, bizleri ve yabancı misafirlerimizi şaşırtan projeler ve ürünler ile karşılaşabiliyoruz. Bu anlamda üniversite teknokent projelerinin az verimle kullanılmasına rağmen işe yaradığını söyleyebiliriz.
Bilimi geliştiren yine bilim insanları oluyor. Bu durum; birikimi güçlü, vizyon sahibi ve kendi iç dinamiklerini çatıştıran değil kaynaştıran topluluklar için oldukça önemli bir konu. Fakat biz yüksek teknolojik ürünler geliştirmek için sadece gelişmiş olan teknolojiyi kullanmakla yetiniyoruz. Toplumun, siyasetin ve ekonominin durumu ne olursa olsun, biz mühendisler, sadece hazır teknolojiyi kullanmanın, muasır medeniyetler seviyesine gelmekte yeterli olamayacağını biliyoruz. Teknolojik ürünler geliştirmek için kendimizi motive etmemiz gerekiyor.
“Yüksek teknolojili ürünleri kendimiz üretmeliyiz”
Enerji verimliliğinin önem kazanması, küçülen cihazlar ve çevreye duyarlı geliştirilen yeni teknolojiler gibi yeniliklerden dolayı, artık her alanda yeni komponentler ortaya çıkmakta ve eski ürünler ekarte olmaktadır. Teknolojik cihazlar geliştirme şüphesiz yeni teknolojilere uygun komponent seçimini de içinde barındırıyor. Mühendislerimizin değişim için cesaretli olmaları, yöneticilerin ise bu değişim
sürecinin maddi ve zamansal maliyetine göğüs gerebilmeleri gerekiyor. AR-GE’lere yeterince zaman ve motivasyon harcanmasının üreticilerin ve ülkemizin faydasına olacağını düşünüyorum. Çünkü bunu yapan firmaların ne kadar dinamik ve pozitif şekilde dünya pazarında yer aldığına şahit oluyoruz.
