Rekabetin küresel bir boyut kazandığı günümüzde, yeni değerler ortaya çıkaracak fikirler geliştirmek, bu fikirleri ekosistem içerisinde yaygınlaştırmak zorunlu bir hale geldi. Özel sektörün teknoloji ve inovasyon faaliyetlerini destekleyen Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın Genel Sekreteri Mete Çakmakcı ile bir araya gelerek, Türkiye’nin Endüstri 4.0 sürecindeki yerini konuştuk. Çakmakcı, vakfın faaliyetleri ve yürürlükteki projeleri hakkında bilgiler paylaştı.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Yolunuz Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ile nasıl kesişti?
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümü mezunuyum. Sonrasında Syracuse Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora yaptım. Yine bu üniversitede araştırma asistanı ve öğretim görevlisi olarak çalıştım. 2003 yılında Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nda Teknoloji Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Koordinatörü olarak göreve başladım ve 2009 yılında Genel Sekreterlik görevine atandım. Görevim gereği; TTGV’yi farkl özel sermaye ve girişim sermayesi fon ve fonların fonunda temsil ediyorum. Ayrıca önde gelen üniversitelerde teknoloji ve yenilik yönetimi konusunda dersler
veriyorum. Güncel ilgi alanlarım; yenilik alanında politika ve program geliştirilmesi, sanayi politikasının
girişimcilik ile araştırma ve geliştirme bileşenleri, yüksek teknolojide bölgesel gelişim; özellikle erken
aşama olmak üzere yüksek teknoloji firmalarında büyüme yönetimi, iş stratejisi geliştirme, uygulama ve iş geliştirmeyi kapsıyor.
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ne zaman kuruldu, faaliyetleriniz neler?
TTGV, 1991 yılında kamu-özel sektör iş birliği ile Türkiye’de özel sektörün teknoloji ve inovasyon faaliyetlerinin desteklenerek teknolojinin gerçek dünya ile buluşturulması amacıyla kuruldu. TTGV, 1991’den bugüne yarım milyar ABD dolarını aşan kamu kaynağını yöneterek 1000’in üzerinde sanayi AR-GE projesini destekledi. Teknoloji kümeleri, araştırma çıktılarının ticarileşmesi, girişim sermayesi, teknoloji transferi, KOBİ’lerde temiz üretim ve enerji verimliliği gibi pek çok alanda yönettiğimiz faaliyet ve programlarla aktif olarak desteklerimizi sürdürüyoruz. TTGV, Türk özel sektöründe yenilik faaliyetlerini desteklemek misyonuna sahip, kar amacı gütmeyen bir kamu – özel sektör ortaklığıdır. Ve ülkemizde özgün ve özerk bir ilk modeldir. Vakfımızın kurucular kurulu; kamu, şemsiye kuruluşlar, özel sektör ve şahıslardan oluşuyor. Yönetim kurulunun 10 üyesi özel sektör, 5 üyesi ise kamu temsilcisidir. TTGV, Türkiye’de faaliyet gösteren kanunla kurulmuş 4 vakıf arasından “AR-GE ve teknoloji geliştirme” konularında faaliyet gösteren tek vakıf. Uzman bir program uygulayıcı ve fon yöneten kuruluş olarak ülkemizde pek çok başarılı ilkin parçası olduk. Bugün özel sektörün AR-GE ve yenileşim faaliyetlerinin desteklenmesinin politika önceliklerinden birisi haline gelmesinde başarı ile yürüttüğümüz uygulamaların önemli bir katkısı var. Türkiye’de uygulanan ilk özel sektör odaklı AR-GE destek programının yürütücüsü olduk. Bugüne kadar özel sektörün AR-GE ve yenileşim faaliyetleri için yarım milyar doları aşan kaynağın özel sektöre kullandırılmasını sağladık. Bu kaynakların %80’i KOBİ’ler tarafından kullanıldı. Desteklediğimiz projelerin yüksek ticarileşme oranları ve pazar başarıları süreçlerimizi doğrulayan çıktılar olarak bize gurur veriyor. Teknoloji odaklı girişimciliğin desteklenmesi, ülkemiz için önemli bir gündem konusu olduğuna inandığımız temiz üretim ve enerji verimliliği alanlarında da farklı destek modelleri geliştirdik.
İsminiz daima inovasyonla birlikte anılıyor, TTGV’nın inovasyonla ilişkisi nedir?
Bugün “açık inovasyon” iş modeli kuruluşların kurumsal değişim için kullandığı bir şablon oldu. Bu model, kuruluş dışındaki bilgi ve yaratıcılığın, rekabetçiliği artıracak şekilde yeni değer yaratmak üzere kullanılmasını gerektiriyor. Oluşan yeni paradigma, değer yaratma süreçlerinde paranın önemini azaltırken, bilgi ve yaratıcılığa erişmek ve yönetmek gibi nakdi olmayan değer ve yetkinlikleri
ön plana çıkarıyor. TTGV olarak ekosistemin tüm yararlanıcı ve kaynak sağlayıcılarının ihtiyaçları
için farklı uzmanlıkların iş birliği ile katma değerli çözümler geliştiriyoruz. İnovasyon ekosisteminin bir parçası olarak, misyonumuzu yürütmek üzere farklı ve yenilikçi araçlar geliştirerek, ekosistemin tüm
yararlanıcı ve kaynak sağlayıcılarının ihtiyaçlarını, farklı uzmanlıkların iş birliği ile katma değerli çözümler geliştirerek karşılayacağımız stratejik bir çözüm platformu olmayı hedefliyoruz.
“Özel sektörün AR -GE ve yenileşim faaliyetlerinin desteklenmesinin politika önceliklerinden birisi haline gelmesinde başarı ile yürüttüğümüz uygulamaların önemli bir katkısı var.”
Türkiye, Endüstri 4.0 sürecinde hangi aşamada yer alıyor?
Yeni verimliliklerin ve teknolojinin reel dünya ile buluştuğu noktalarda artı değer yaratmanın önemli olduğu bu dönem; inovasyon ekosisteminde tüm paydaşların daha etkin ve koordineli faaliyetlerini gerektiriyor. Artık uluslararası rekabet gücünü, ekosistemdeki paydaşların çoklu alan takım oyunu, bilimsel ve yenileşimci iş birliği, yaratıcı yüksek katma değeri talebin merkezine gömme becerileri belirleyecek. 4. sanayi devrimi ile endüstri, “Data” “Design” ve “Digital” kavramları üzerinden yeniden tanımlanıyor. 4. sanayi devrimi, dünyadaki üretim şekillerinin insanların karakterleri ile en hızlı ve akıllı şekilde buluşmasının yollarını içeriyor. Fikirlerin en hızlı şekilde para ile buluşması süreci, para yaratan katma değer ve müşteri memnuniyeti gibi her türlü unsuru içinde barındırıyor. Bunun en hızlı şekilde olması için gençlerin fikirlerinin hızlandırılması gerek. Günümüzde teknoparklar hızla gelişiyor. Ancak büyük firmalar ve üniversiteler birlikte inovasyon sürecinin altını nasıl doldurabiliriz ve nasıl ekosistemler yaratabiliriz diye çalışmalı. Hız kavramı burada ön plana çıkıyor. Y ve Z kuşaklarına yeni talepler gelmeye başlıyor. Gelen bu taleplere hangi ülke en hızlı bir biçimde cevap verirse o ülke en fazla katma değeri sağlayacak. Yani biz 2023’te katma değerimizi, ihracatımızı arttıralım diyoruz ya, aslında bu bir odaklanma meselesidir. Gençlere odaklanıp onların istedikleri yeniliklerin sağlıkta, eğitimde, ulaşımda ne olduğunu anlayıp, taleplerine hızla cevap verirsek katma değer sağlayabiliriz.
TTGV’nin son yıllarda öncelikli hedefi Türkiye’de özel sektörün teknoloji ve inovasyon faaliyetlerini destekleyecek proje ve programlar tasarlamak ve bunları uygulamaktır. “Teknoloji Üreten Türkiye “ vizyonuyla çalışmalarına devam eden TTGV, yine bu amaca hizmet edecek proje ve programlar tasarlayarak, ekosistemin kullanımına sunuyor. TTGV özellikle üç şeyin altını önemle çiziyor: Bugün artık küresel rekabetçilik için yeni değer yaratan yeni fikirler geliştirmemiz ve bu fikirleri ekosistem içerisinde yayabilmemiz zorunlu hale geldi. Mevcut kaynaklarımızı daha etkin ve verimli kullanmamız gerekiyor, bunu da bilgimizi daha çok paylaşarak ve iletişimde bulunarak yapabiliriz. TTGV’nin entelektüel sermayesi ve paydaşlar arasındaki köprü görevi her zamankinden çok daha fazla kıymetli.
“TTGV, 1991’den bugüne yarım milyar ABD dolarını aşan kamu kaynağını
yöneterek 1000’in üzerinde sanayi AR -GE projesini destekledi.”
Devam eden projeleriniz neler?
İleri teknoloji TTGV’nin önemli bir misyon tanımlayıcısı olmakla birlikte, vakıf kimliği teknolojiye yatırımın insan ve topluma olumlu dönüşünün de dikkate alındığı modellerin geliştirilmesi yönünde bir yönlendirme oluşturuyor. Bu kapsamda yaygın etkisi ve yüksek toplumsal geri dönüşü olan teknoloji alanlarına odaklanılması, geliştirilecek başarı öyküleri üzerinden de yeni kaynakların erişim amacına uygun olarak, Türkiye’de “teknoloji bağışçılığı” alanının geliştirilmesini hedefliyoruz. Bu yönde geliştirilen ilk programımız olan Ideanest’in 2017 yılında lansmanını ve ilk başarılı proje desteklenmesini tamamladık. 2017 yılı bu yönden bizim için önemli gelişim sağlanan bir yıl olmuş oldu. Teknoloji bağışçılığı dışında 2018 yılında ticarileştirme ve uluslararasılaşmaya yönelik özel sektörümüz için 2 yeni hızlandırıcı program ve temiz teknolojiler konusunda da bir destek programı sunmanın hazırlıkları içerisindeyiz. Ulusal bazda geçen yıl sonunda, 2015 yılında başladığımız TTH (Teknoloji Transferini Hızlandırma) Projesi kapsamında seçilen 20 TTO (Teknoloji Transfer Ofisi) için kapasite geliştirme çalışmaları yürüttük. Bu kapsamda seçilen TTO’lar için ihtiyaç analizi ziyaretleri, çalıştaylar düzenlendi, GZFT analizi yapıldı ve TTO’lar ile yarı yapılandırılmış birebir görüşmeler yapıldı. DAP Bölge Kalkınma İdaresi adına yürüttüğümüz DAP (Doğu Anadolu Projesi) Yenilikçilik ve Girişimcilik Projesine yönelik faaliyetler Aralık 2017 itibari ile tamamlandı. DAP Kalkınma İdaresinin sorumlu olduğu 15 ilde yenilikçilik ve girişimciliğe ilişkin mevcut durumun analizi, strateji ve eylem planlarının geliştirilmesine yönelik çalışmalar tamamlandı ve raporlandı. Proje kapsamında; 200’den fazla paydaş kurum ve kuruluşa ziyaretler gerçekleştirildi, sadece 2017 yılında 20’ye yakın çalıştay düzenlendi ve detaylı raporlar hazırlandı. DAP İdaresi tarafından seçilen öneriler için program önerileri hazırlandı ve Kalkınma Bakanlığı’ndan 2018 yılı için bütçe talebinde bulunuldu.
“Gençlere odaklanıp onların istedikleri yeniliklerin sağlıkta, eğitimde, ulaşımda
ne olduğunu anlayıp, taleplerine hızla cevap verirsek katma değer sağlayabiliriz.”
Ayrıca proje çalışmalarının tamamlanmasının ardından TTGV tarafından bölgede AR-GE ve yenilikçilik konusunda gerçekleştirilebilecek çalışmalarla ilgili olarak DAP İdaresi ile ortaklaşa çalışmalara devam
ediliyor. Diğer taraftan devam eden faaliyetlerimizden eko-verimlilik ve endüstriyel simbiyoz konularında firmaların farkındalıklarının artırılması ve iyi uygulama örneklerinin ortaya çıkarılması amacı ile geliştirilmiş olan ürünlerin özel sektöre ait sosyal sorumluluk fonları ve başta bölgesel kalkınma ajansları olmak üzere çeşitli kamu kurumlarının sponsorlukları aracılığı ile sahada denenmesine devam edilecektir.