Günümüzde iletişim hayatımızın her noktasında ihtiyaç duyduğumuz, vazgeçemediğimiz bir unsur haline geldi. Her an ulaşılabilir olmak, istediğimiz an internete bağlanabilmek, uzaktaki verilerimize sınırsızca erişebilmek istiyoruz. Bütün bu iletişim ihtiyaçlarımızın karşılanabilmesi için kusursuzca inşa edilmiş altyapıların var olması gerekiyor. Tam da bu noktada SATELCOM gibi firmalar devreye girerek haberleşme altyapıları oluşturuyor, uydu sistemleriyle verilere kolay erişim sağlıyor. SATELCOM Genel Müdürü Murat Demirci ile bir araya gelerek iletişim altyapılarını, kurdukları sistemleri ve şirketin işleyişini konuştuk.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Yaklaşık 20 yılı aşkın süredir elektronik mühendisliği yapıyorum.
Uludağ Üniversitesi Elektronik Mühendisliği’nden mezun oldum. Üniversite eğitimim süresince ve mezuniyetim sonrası PCB tasarım, microcontroller programlama, endüstriyel otomasyon konularında beş yıla yakın yarı zamanlı çalışma sonrasında askerlik vazifemi
yerine getirdim. Askerlik sonrası Amerika’ya gittim. Ardından dört yıl kadar bir süre Amerika’da endüstriyel otomasyon alanında yazılım ve sistem mühendisi olarak görev yaptım. Türkiye’ ye geri
dönerek GSM alanında çalışmaya başladım ve üç yılı aşkın süre burada bulunduktan sonra başka bir firmada yönetici olarak göreve başladım.
Satelcom’un kuruluş hikayesini öğrenebilir miyiz?
Türkiye’ye döndükten sonra çeşitli firmalarda GSM alanında çalışmalar yürüttüm. 2014 yılında da yollarımız Davut Yurttaş ve Mustafa Yurttaş ile kesişti ve birlikte Satelcom’u kurduk. Satelcom’da kablolu ve kablosuz haberleşme teknolojileri üzerinde çalışıyoruz.
Genel olarak Satelcom’un faaliyet alanlarından bahseder misiniz?
Teknoloji, geldiğimiz noktada insanların hayatlarını kolaylaştıracak her türlü ortamı yaratmak
için çılgın bir değişim içerisinde. Bugün elinize aldığınız bir donanımı altı ay sonra eskidi diyerek
bir kenara bırakıyorsunuz. Bu hıza ayak uydurmak üreticiler için de, rekabet içindeki firmalar için
de kolay değil. Satelcom iki iş yapıyor; bunlardan biri, haberleşme alanında mühendislik ve entegrasyon
yapmak. Yani biz distribütörlüğünü yaptığımız şirketlerin ürünlerini kullanarak anahtar teslim projeler
geliştiriyoruz. Bunun yanında bir de haberleşme teknolojileri üzerine AR-GE ve üretim yapıyoruz.
Ürünlerin distribütörlüğünü kendimiz yürütüyoruz. Araştırma geliştirme aşamasından sonraki aşamada
üretimde grup şirketlerimizden de hizmet aldığımız oluyor. Mesela Özdisan Elektronik’ten komponent
alıyoruz. Biz de onların müşterilerine kablosuz haberleşmeyle ilgili bir ihtiyaçları olması durumunda projeler üretiyoruz.
”İnternetin olmadığı lokasyonlarda, firmaların uydular aracılığıyla
verilere ulaşmalarını sağlıyoruz.”
Satelcom’un içindeki iş kolları neler?
Üç ayrı iş kolumuz var. Bunlardan ilki hücresel teknolojiler. Hücresel teknolojiler; cep telefonu operatörlerinin altyapılarında kullanılan teknolojilerdir. (2G, 3G, 4.5G) Bu alanlarda operatörlere ürün tedarik ediyoruz. Radyo frekansıyla alakalı ve şebekede kullandıkları ürünleri bizden temin edebiliyorlar. Baz istasyonu altyapısının tamamını kurabiliyoruz. Satelcom olarak anahtar teslim iş yapıyoruz. Yani; işin projelendirilmesi, sahada kullanılacak ürünlerin tedariği, ithal edilmeleri, sahaya kurulumları, sistemlerin devreye alınması, testleri ve operatöre teslim edilmelerine kadar bütün iş süreçlerini kendi içimizde yapıyoruz. Mesela Ataşehir Watergarden isimli AVM içinde gerçekleştirdiğimiz çalışmadan örnek vereyim, böylelikle ne yapıyoruz detaylı anlatmış oluruz; AVM içerisinde cep telefonu hizmetinin sağlanabilmesi için her operatör için aynı anda bir sistem kurulması lazım, bu sistemi kurup devreye alan biziz. Normalde bina içlerinde, binaların geçirgenliği veya mesafe gibi nedenlerle dışarıdaki kulelerin üzerindeki baz istasyonlarına ulaşmada problemler oluşuyor. Bir de kullanıcı sayılarının çokluğundan dolayı havaalanı, tünel, hastane, alışveriş merkezi gibi binalarda ayrı bir baz istasyonu kurarak yeni bir kapsama alanı oluşturmak gerekiyor. Sistemin kurulup testlerinin yapılması, operatörlere bu testlerin rapor olarak sunularak teslim edilmesini de içeren bütün süreçler bizim tarafımızdan yönetiliyor. Bu noktada talebin AVM’lerden değil GSM operatörlerinden geldiğini de belirtmemiz gerekir. Yani bizim müşterimiz AVM değil GSM operatörleridir. Operatörün istekleri ve bina sahiplerinin isteklerine uyum sağlamak, çalışma saatlerimizi müşteriyi etkilemeyecek şekilde düzenlememiz gerekiyor. Bütün bir altyapıyı kurup çalışır halde müşterimize teslim ediyoruz. Bir de direkt olarak operatörlere satışını gerçekleştirdiğimiz; baz istasyonlarında kullanılan antenler, komponentler, konnektörler, aref kablolar, güç sistemleri, aküler, testlerle ilgili yazılımlar var. Bunları direkt olarak ilk elden, aracısız olarak satabiliyoruz. Bu saydıklarımızın tamamı GSM ile ilgili çalışmalarımız.
İkinci iş kolumuzsa; uyduyla alakalı altyapı hizmetleri ve entegrasyon mühendislik işlerimiz. Uydu denildiğinde bazen evdeki tek taraflı çalışan uydular akla geliyor ama bizim kastımız iki taraflı veri alışverişinde kullanılan uydular. Yani hem sinyal gönderebildiğiniz hem sinyal alabildiğiniz uydu terminalleri. Bu alanda distribütörlüğünü yaptığımız firmalardan ürün tedarik edip müşterilerimizin ihtiyaçlarını tek elden çözebiliyoruz. Bu alandaki müşterilerimiz; yayıncılık alanında çalışan firmalar oluyor. Yani televizyonlar, radyolar ve haber kaydı alan firmalar bizden hizmet alıyorlar.
Müşterilerimize uydu servisi de sağlayabiliyoruz. Mesela; Gentek sensör teknolojileri alanında uzmanlaşmış bir şirket, burada üretilen sensörlerin bir bulutta toplanması gerekiyor. Dataların
yazılması ve ulaşılabilir olması lazım ki firma kontrol sahibi olabilsin. Bu dataların toplanması için de bir veri altyapısına ihtiyacınız var. Biz internetin olmadığı bir lokasyonda firmaların uydular aracılığıyla verilere ulaşmalarını sağlıyoruz. Bir örnek daha vermemiz gerekirse; DMY Elektronik Yatırımlar Kaş’ta bir güneş enerjisi santrali oluşturdu. Bu santral dağın tepesinde, yerleşimden uzak, GSM kapsamasının olmadığı bir yerde bulunuyor. Firmanın orada enerji üreten invertörlerini uzaktan izleyebilmesi gerekiyor. Yine orada oluşan dataların bir buluta yazılıp uzaktan gözlemlenebilir olması şart. Burada duyulan ihtiyaca yanıt verebilmek adına santralin bulunduğu alana bir uydu yerleştirdik. Böylelikle firma her türlü dataya uydu üzerinden ulaşma imkanına kavuşmuş oldu. Üçüncü iş kolumuzsa; aslında az önce verdiğim örneklerle benzeşen bir iş kolu. Telemetri veya M2M olarak adlandırılan bu alan tek başına da değerlendirilebilir diğerleriyle de birlikte de ele alınabilir. Burada, ekipmanların yarattığı dataları belirli bir yere taşımak için bir altyapı hizmeti sunuyoruz. Sensörleriniz var, uzakta kontrol edilecek ekipmanlarınız var. Bizler bunların iki yönlü haberleşmesini sağlayacak altyapılar kuruyoruz. Sensör sağlamamız isteniyorsa onu da yapabiliyoruz. Kontrol sistemi kurmamız isteniyorsa yine grup şirketimiz olan Savior’dan destek alarak bu işi de üstlenebiliyoruz.
“Eskiden de nesneleri merkeze bağlayabiliyorduk ancak şu an
bu konuyla ilgili yapabileceklerimizin sayısı arttı.”
Internet of things hakkında neler söylemek istersiniz?
İnternet of things olarak adlandırılan, fiziksel nesnelerin birbirleriyle veya daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişim ağları aslında yıllardır var. Özellikle endüstriyel otomasyon alanında bir takım ekipmanların, merkezi yönetim sistemleriyle haberleşebilmesi için yıllardır çeşitli protokoller oluşturuldu. Akıllı telefon ve internetle bağlantılı gösterilse de aslında yıllardır ekipmanlar birbiriyle haberleşebiliyordu. GSM altyapılarının öncülük etmesiyle, taşınan dataların miktarları ve hızları artmaya başladı. Hız artışıyla birlikte küçük verilerin yanında görüntü ve ses gibi harici bir takım dataların da taşınması kolaylaştı. Böylelikle popülerliği artış gösterdi. Teknoloji ilerledikçe cihazların yazılım kabiliyetleri arttı ve bağlanabilirlik kabiliyetleri de çoğaldı. Artık her nesne internete bağlanabiliyor. Bu
durum nesnelerin interneti diye adlandırılmaya başlandı. Eskiden de nesneleri merkeze bağlayabiliyorduk ancak şu an bu konuyla ilgili yapabileceklerimizin sayısı arttı. Mesela artık çocuğunuz sizden önce eve gelecekse uzaktan yönetimle bir saat öncesinde kombinizi yakabiliyor, kameradan evinizi izleyebiliyorsunuz. Bu cihazların hepsinin internet bağlantısı olmalı ki onları uzaktan yönetebilin. Bu cihazların çeşitliliği arttıkça hayatımızda daha fazla yer edinir oldular.
“Satelcom olarak işin projelendirilmesi, sahada kullanılacak ürünlerin tedariği, ithal edilmeleri, sahaya kurulumları, sistemlerin devreye alınması, testleri ve operatöre teslim edilmelerine kadar bütün iş süreçlerini kendi içimizde yapıyoruz.”
Sizce bulut teknolojilerinin popülerliğinin altında yatan sebep nedir?
Bulut teknolojileri çok popüler oldu çünkü hayatı kolaylaştırıyor. Önceden erişebileceğiniz sistemi kendiniz yaratmanız, kendi bulutunuzu kendiniz kurmanız gerekiyordu. Bu sistemi ayakta tutmak için belirli bir bütçe ayırmanız gerekiyordu. Sizin yöneteceğiniz data miktarı çok büyük olmasa da belirli bir sınırın üzerinde para ayırmanızı gerektiriyordu. Yani oluşturduğunuz kapasite ve altyapı kullanımınızın çok çok üstünde kalabiliyordu. Bulut teknolojisinde bilgilerinizin nerede tutulduğunu bilemiyorsunuz. Yarattığınız data için Amazon’dan bir alan kiraladıysanız aslında veriniz Silikon Vadisi’nde tutuluyor da olabilir. Verinizin tutulduğu mevcut yerde bir bakım yapılacağı zaman başka bir merkeze yönlendirme yapılabiliyor. Bu sayede bakımdan etkilenmeden kesintisiz hizmet alabiliyorsunuz. Veri merkezi için yatırım yapılırken genellikle yılın genelinde ısı profilinin stabil olduğu yerleri seçmeye çalışıyorlar. Böylelikle ısıtma ve soğutma için ekstra masraf olmadan yatırım yapabilmiş oluyorsunuz.