Yeni tip koronavirüs salgınının küresel bir boyuta ulaşması, dünyada solunum cihazlarına yönelik talebin
artmasına yol açtı. Ülkemizde tamamen yerli firmalar tarafından üretilen ventilatör, nebülizatör ve oksijen konsantratörlerine yönelik ihtiyaç da artıyor. 2017 yılında kurulan ve Türkiye’de 168 bayii bulunan Medtech, ürettiği solunum terapi cihazları ile öne çıkıyor. Önümüzdeki 10 yılda ülkemizdeki ihracat devleri arasına girmeyi hedeflediklerini ifade eden Medtech Genel Müdürü Tuğçe Yeniaydın ile firmanın faaliyetlerini konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Elektronik Mühendisiyim. Yeditepe Üniversitesi’nde %100 burslu okudum. 2017 yılının Ocak ayında Medtech’i kurdum. Kuruluşundan itibaren şirkette aktif olarak yönetimden ve üretimden sorumluyum.
Medtech hakkında bilgi verir misiniz?
Medtech’i KOSGEB AR-GE desteği ile kurdum. Yaklaşık 1 yıl AR-GE çalışmaları sürdürdükten sonra 2017
yılının Kasım ayında da ilk defa seri üretime geçtik. 6 farklı model olarak solunum terapi cihazları üretiyoruz. Türkiye’de 168 bayimiz var. Hem Türkiye’de hem de dünyada satış yapıyoruz ve pazar payımızı her geçen yıl artırıyoruz.
Ürün gamınızda neler yer alıyor, tanıtabilir misiniz?
CPAP, AUTOCPAP, BiLEVEL, BiLEVEL ST, VTAP (Volume Target Auto Pressure) ve ASV (Adaptive Servo ventilator) olmak üzere 6 model ürüne sahibiz. BiLEVEL’e kadar olan modellerimiz obstrüktif uyku apnesi sendromunda (OUAS) yani uyku sırasında 10 saniye ve üzeri solunum durması, horlama gibi
solunum bozuklukları için kullanılıyor. BiLEVEL ve sonrası modeller ise daha çok yoğun bakımlar için tercih edilen cihazlardır. Bir süre sonra hastanın akciğeri verimli çalışmayı bırakınca bu cihazlar bir nevi akciğer görevi görüyor. Bütün modellerin endikasyonları ayrı ayrı SUT’ta (Sağlık Uygulamaları Tebliği) yayınlandı ve kullanım amaçları belirlendi.
Ürünlerinizin AR-GE süreçleri de tamamıyla size mi ait?
Yaklaşık 1 yıllık AR-GE çalışmamız sırasında cihazın tüm birimlerini tasarladık. Yazılımı da tamamen tarafımıza aittir. Bu cihazların değerini belirleyen ve doğru çalışmasını sağlayan asıl birim yazılımdır zaten. Bunun için üniversiteden değerli hocalarımın yardımını da aldım. Tamamen kendimize ait olan yazılım dışında, kontrol kartı ve cihazın tasarımı da şirketimize aittir.
Koronavirüs bu tip cihazlara olan talebi de artırdı. Medtech’in ulusal ve uluslararası hedefleriniz neler?
Medtech olarak ulusal hedefimiz ilk başta yerli üretimdi. Piyasada bulunan Çin üretimi cihazlar kalite anlamında yetersiz, Amerikan ürünü cihazlar ise çok pahalıydı. Bizim hedefimiz bu iki grubun ortasını yakalayarak ekonomik ve iyi çalışan bir cihaz yapmak oldu. Yerli üretim yaptığımız için ilk ulusal hedefimizi gerçekleştirdik. Ürün hasta konforuna yönelik bir cihaz olduğu için cihazın sürekli geliştirilmeye ihtiyacı var. Bu sebeple, cihazın AR-GE çalışmalarını büyütmek ve sonlandırmak, yerli üretimin en iyisi olmak da süreçlerimiz arasında. Belirttiğiniz gibi uluslararası pazarda çok büyük bir pasta var. Bu pastayı paylaşan firma sayısı ise oldukça az. Burada 17 milyar dolarlık bir pazardan bahsediyoruz. Hedefimiz tabi ki bu pazardan pay almak. Dünyadaki firmalarla rekabet edebilir hale gelmek istiyoruz.
Patenti size ait olan bir ürününüz var mı?
Bu cihazların ilk yapılışı eskiye dayanıyor. İlk defa biz yapmadık fakat bu konuda asıl olan yazılım ve patentlemedir. Bu cihazları yapan firmalar mutlaka kendinden bir özellik ekliyor ve patent alıyor. Bizim de Flow ölçümü için geliştirdiğimiz özel bir sistem mevcut. Bunun için patent başvurusu yapıldı. Şu anda ön incelemeleri tamamlandı ve herhangi bir engel ya da çakışma olmadığı için yakın zamanda onaylanacağını düşünüyoruz.
Koronavirüs sürecinde hangi ürünlerinize olan talepler arttı?
Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 sürecinde bir yayın oluşturdu. Bu yayında Covid-19 tedavisinden BiLEVEL, ST ve VTAP cihazlarının kullanılabileceğini bildirdi. Bu yayının üzerine özellikle bu 3 cihaz modelinde talep artışı meydana geldi. İhracat yasaklanmadan önce bir süre sevkiyat yapabildik ama
ihracatın yasaklanması sonrasında bu taleplere dünya çapında cevap veremedik. Türkiye’de bu grup
cihazların çok fazla bilinmemesi sebebiyle maalesef Türkiye içinde bir artış yaşanmadı.
“CPAP, AU TOC PAP, BiLE VEL , BiLE VEL ST, VTAP (Volume Target Auto Pressure) ve ASV (Adaptive Servo ventilator) olmak üzere 6 model ürüne sahibiz.”
Yurt dışında hangi pazarları hedefliyorsunuz?
Ürünlerimizin 2 yıldır ihracatlarını gerçekleştiriyoruz. Her grubun ortalama satış rakamları birbirine
yakın. Bazı ülkelere yoğun bakım ağırlıklı ihracat gerçekleştirirken bazı ülkelere ise CPAP grubunu
gönderiyoruz. Distribütörlük verdiğimiz ülkeler arasında Pakistan, Mısır, Bulgaristan, Ürdün, İspanya,
Arnavutluk, Avusturya, Malezya ve Rusya yer alıyor. Bunların haricindeki tüm ülkelerle görüşmelerimize
devam ediyoruz. Özellikle küresel salgın koronavirüs sürecinde Orta Doğu ülkeleri ile çalışmak hedeflerimiz arasında bulunuyor. Bunun yanında dünyadaki pazar payımızı artırmak için daha çok
çalışmayı ve hatta bazı ülkelerde şube açmayı da hedefliyoruz.
Peki ürün gruplarınız genişleyecek mi?
Öncelikle hedefimiz solunum grubunda sadece bir ürün ile kalmamak. İlk hedefimiz, ventilatör, nebülizatör ve oksijen konsantratörleri gruplarındaki ürün gamımızı genişletmek, AR-GE çalışmalarını
tamamlamak ve üretime geçmek.
“Distribütörlük verdiğimiz ülkeler arasında Pakistan, Mısır, Bulgaristan, Ürdün,
İspanya, Arnavutluk, Avusturya, Malezya ve Rusya yer alıyor.”
Koronavirüs süreci sizi nasıl etkiledi?
Yeni yatırımlarımız özellikle solunum cihazlarının geliştirilmesi ve yeni eklenecek ürünlerin AR-GE’sini yapmaya yönelikti. Fakat tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19, bizi de olumsuz yönde etkiledi. Bu süreci daha yavaş hareketlerle atlatıp, yatırımları bir süre durdurup sakince yolumuza devam etmek istiyoruz. Sürecin yavaşladığı şu günlerde ise yatırımlarımız artmaya başlayacaktır.
Rakiplerinizden nasıl farklılaşıyorsunuz? Rekabet avantajı olarak gördüğünüz yönleriniz neler?
Dünyadaki rakiplerimiz Philips gibi özellikle kendi alanlarında marka devleri. Fakat bu marka bedelinin
ürüne yansıtılması da oldukça yüksek oluyor. Ürünleri çok pahalı ve birçok insanın alım gücü bunu karşılamıyor. Düşünecek olursak, sağlık herkesin hakkıdır aslında. Biz, cihaza tüm özellikleri ekleyerek dünya çapındaki firmaların cihazlarından hiçbir yönünü eksik bırakmayarak daha uygun fiyatlara veriyoruz. Bunun yanında diğer rakiplerimiz olan Çin firmaları ise bizden de uygun fiyatlar sunuyor
fakat kalite olarak çok düşük ve kullanım ömrü az cihazlar üretiyorlar. Bizim cihazlarımız ise kalite
bakımından oldukça yüksektir. Son 2 yılda teknik servis yüzdemiz %3’ü bile bulmadı. Bu da kalitemizi
açıkça ortaya koyuyor. Tüm bunların yanında ise Türkiye içinde cihazlarımız %100 SGK ödeme kapsamındadır. SGK ödemesinin üzerinde fiyatlar vermeyerek cihazlara ve kalite sağlık hakkına herkesin ulaşmasını sağlıyoruz.
Gelecek 10 yılda sektörünüz nereye gidecek sizce? Öngörüleriniz neler?
Solunum terapi grubumuz hem Türkiye’de hem dünyada oldukça az bilinen spesifik bir gruptur. Covid 19 sürecinin bize tek artısı cihazların artık tüm insanlar tarafından tanınıyor olması oldu. Daha önce solunum terapi cihazı üretiyorum dediğimde insanlara çok fazla anlatım ile ne işe yaradığını açıklamaya çalışıyordum fakat şu anda görüyorum ki artık her vatandaş bu cihazlar hakkında bilgi sahibi. Çoğu ülkeler bu konu üzerinde yeni çalışmaya başladılar. Bu pazarın ilerleyen yıllarda da büyüyerek devam edeceğini düşünüyorum. Doyum noktasına ulaşmasına belki 20 yıl var. Bu süreçte tüm ülkeler bu gruplar için sağlık sistemlerini yeniden düzenliyorlar. Cihazların ülkelerce öğrenilmesi ve yaygınlaşması
yaklaşık 5 yıl sürüyor. Bu süreçte biz de diğer ülkelere elimizden gelen desteği sunuyoruz. Bundan
sonraki 5 yılda ise aktif ve yoğun satışlar bekliyoruz. Önümüzdeki 10 yılda hedefimiz, yıllık bazda ciromuzun %80 ve üzerini ihracat ile oluşturarak, ülkemizdeki ihracat devleri arasına girebilmek.
“Kaliteden ödün vermeden ulaşılabilir fiyatlarda cihazlar sunuyoruz.”