Dünya nüfusundaki artış kaynakların tükenme hızını artırırken, yerleşim, ulaşım, beslenme gibi
temel unsurlarla ilgili sorunların ortaya çıkmasına da zemin hazırlıyor. Özellikle sınırlı kaynaklara endeksli olarak kurulan sistemlerde, yenilenme ve farklılaşmayı sağlayacak yenilikçi çözümler
oluşturuluyor. Artan nüfusla birlikte ortaya çıkan problemlerin başında da ulaşım geliyor, kişi sayısının artışıyla birlikte trafiğe çıkan araç sayısı her geçen gün fazlalaşıyor.
İhtiyaçlar yeni icatları yaratıyor
Petrol rezervlerinin yakın bir zamanda tükenecek oluşu ve mevcut motorlu araçların çevreye saldıkları zararlı gazların miktarı kişileri zaman içerisinde farklı arayışlara yönlendirdi. Bu noktada elektrikli araçlar, içten yanmalı motorlu araçların sebep olduğu etkilere karşı bir çözüm haline geldi. Yakıt olarak kullanılan elektrikle birlikte daha sessiz, daha çevreci ve daha ekonomik bir ulaşım sağlanmış oluyor. Popülerliği 20. yüzyılda başlamış olsa da elektrikli araçların tarihi 18. yüzyıla kadar uzanıyor. İlk ortaya çıktığı dönemde ticari amaçlarla da kullanılmaya başlanan elektrikli araçlar, uzun menzilli olmamaları nedeniyle yerlerini içten yanmalı motorlu araçlara bırakarak geçici bir süreyle rafa kaldırıldı. Ancak 1970’lerde yaşanmaya başlanılan petrol krizi, elektrikli araçların yeniden gündem haline gelmesini sağladı.
1980’li yıllarda elektrikli araçların çevre dostu olmalarının anlaşılmasıyla hükümetler bu araçlara karşı duyulan ilgiyi artırmaya ve ekonomik destek sağlamaya başladılar. 90’lı yıllarda gelişen batarya teknolojileriyle birlikte, araç firmaları elektrikli araç üretme fikrine sıcak bakmaya başlayarak portföylerine bu tür modelleri de eklemeye başladı. İçten yanmalı motorlu araçlarda; aracın çalışması yalnızca içten yanmalı motora bağlıdır. Bu araçların enerjisi yakıt depolarında bulunan benzin, LPG gibi yakıt çeşitleridir. Otomotiv pazarında içten yanmalı motorlu araçların sayısı, hibrid ve elektrikli araçların sayısından çok daha fazladır. Hibrit araçlar; birden fazla güç kaynağının kullanılmasıyla üretiliyor.
Yakıt olarak kullanılan elektrikle birlikte daha sessiz, daha çevreci ve
daha ekonomik bir ulaşım sağlanmış oluyor.
Enerji kaynağı olarak pil ve içten yanmalı motorlarda kullanılan yakıt türleri kullanılıyor. Hibrit araçlarda
kullanılan akü, harici bir kaynaktan şarj edilmeyi gerektirmez. Araç fren esnasında sahip olduğu sistemle elektrik üreterek kendi kendini şarj eder. Bu sistemin önemli bir yararı da fren balata ve disklerinin aşınmasının yüzde elliye kadar azaltılabilmesidir. Elektrikli araçlarsa; yalnızca motorla
çalışıyor. Enerji için pil, süper kapasitör kullanılıyor. Elektrikli araçlarda kullanılmak üzere farklı
voltaj ve enerji yoğunluklarına sahip pil çeşitleri geliştirilmiştir. Pillerin ömürleri ve gösterdikleri performans çalışma alanlarına bağlı olarak değişebiliyor. Pil teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ve yenilikler elektrikli araçların performansları üzerinde belirleyici rol oynuyor. Elektrik motoru, araçtaki bataryaların beslenip şarj olabilmesi için jeneratör gibi kullanılır. Yakıt ve bakım maliyetleri klasik araçlara kıyasla çok daha azdır. Elektrikli araçlarda, ana bataryayı desteklemesi adına ikinci bir batarya veya ek bir enerji kaynağı kullanılabilir. Bu sayede aracın yokuş performansı arttırılmış olur. Elektrikli araçlar, sadece elektrik motoru kullanıldığı için sessiz çalışırlar. Elektrikli araçlar kısa menzilli
oluşları nedeniyle bugüne kadar çok fazla yaygınlaşamamış olsa da, büyük firmalar bu alanda kullanılan
teknoloji üzerinde çalışarak daha verimli ve kapasiteli araçlar üretmeye başladılar. Çok yakın bir zamanda elektrikli araçlar, geleneksel içten yanmalı araçlarla rekabet edebilecek potansiyele zaman içerisinde ulaşacaktır.
Elektrikli Araçların Avantajları;
Basit bir yapıya sahiptir: Yoğun bir kullanım alanı bulan içten yanmalı motorlar karmaşık bir yapıya sahiptir. Valfler açılır, kapanır, araç ateşler, piston hareket içindedir, krank mili dönüşünü gerçekleştirir. Tüm bu karmaşık yapı aracın veriminin azalmasına neden olur. İçerisinde bulunan yakıtın yalnızca yüzde 30’u hareket enerjisine dönüşebilir. Buna karşın elektrikli araçların yapısı son derece basittir. İçten yanmalı motorda olduğu gibi çok fazla parça barındırmazlar. Hareketli olarak yalnızca rotara sahiptirler.
Vergi oranları düşüktür: Elektrikli otomobiller, normal otomobillere oranla biraz daha maliyetlidir. Ancak sağlanan teşvikler sayesinde vergi oranları oldukça azdır. Bu sayede fiyatları içten yanmalı motorlu araçlarla rekabet edebilecek seviyelere düşebiliyor.
Sessiz çalışır: Elektrikli araçlar, sadece elektrik motoru kullanıldığı için sessiz çalışırlar.
Bakım maliyetleri düşüktür: Elektrikli araçlarda ortaya çıkan masrafların büyük bir kısmını batarya bakımı oluşturur. İçten yanmalı motorlar, bakıma ihtiyaç duyabilecek yüzlerce parça barındırırken elektrikli araçlar yalnızca hareketli beş parçadan oluşur.
Elektrikli Araçların En Büyük Dezavantajları;
Şarj sürelerini uzundur: Elektrikli araçlar ortalama 4 – 8 saat arasında değişen şarj süresine ihtiyaç duyar
Menzilleri kısadır: Elektrikli araçlar 100 – 250 km civarlarında kısa menzilli olarak kullanılabiliyor. Ancak yakın bir zamanda bu menzillerin çok daha uzun hale gelebilmesi için üretici firmalar yeni teknolojiler üzerinde çalışıyor.
Şarj noktası bulmak zordur: Henüz şarj noktalarının yaygınlaşmamış olması nedeniyle elektrikli
araçların kullanımı günlük hayat içerisinde zorlayıcı olabiliyor. Ancak trafikteki elektrikli araç sayısı
arttıkça şarj noktaları da yaygınlaşacaktır.
Batarya kiraları yüksektir: Elektrikli araçların çoğu modelinde, aracı satın aldıktan sonra üretici firmaya her ay batarya kirası ödemek gerekebiliyor.