spot_img

Berlin: Avrupa’nın Kültür Merkezi

Avrupa’nın kültür merkezi olarak bilinen Berlin, müzeleri, geniş caddeleri, tarihi yapılarıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Dünya Savaşları’nda aldığı ağır darbelerle de anılan Berlin, geçmişini de en iyi şekilde yansıtıyor. Şehrin ağaçlarla kaplı silueti, temiz havası ve geniş parkları da ziyaretçileri çeken özelliklerinden. Berlin’e gittiğinizde görmeden dönmemeniz gereken noktaları sizin için derledik.

Berlin

Şehrin en önemli sembollerinden biri olan Brandenburg Kapısı, Prusya Kralı lll. Friedrich Wilhem’in gösterişli bir kapı yaptırma isteği üzerine 1788-1791 yılları arasında inşa edildi. Neoklasik mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak gösterilen kapı, turistlerin uğrak noktalarının başında geliyor. Atina’daki Akropolis’in görkemli giriş kapısından etkilenilerek inşa edilen Brandenburg Kapısı’na, 1793 yılında dört atın çektiği araba ve arabayı kullanan zafer tanrıçası Viktoria’nın heykeli eklendi.

Berlin geziniz sırasında görmeniz gereken bir başka yer de Brandenburg Kapısı’nın çok yakınında yer alan Alman Parlamento Binası. Özellikle cam kubbesiyle dikkat çeken yapının tasarımcısı ise 1882 yılında parlamento binası için düzenlenen yarışmayı kazanan Mimar Paul Wallot.

Almanya’nın en büyük meydanı olan Alexanderplatz, Spree Nehri ve Berlin Katedrali’nin yakınlarında bulunuyor. Berlin halkı tarafından kısaca “Alex” olarak anılan meydan, turistik bir nokta olmasının yanında yerel halkın da buluşma noktası. 1989 yılında Almanya tarihinin en büyük protestosuna ev sahipliği yapmış olmasıyla da önem kazanan meydan, ismini Rus Çarı l. Alexander’dan almış.

Berlin

Berlin’in görkemli sembolleri arasında yer alan Berlin Katedrali için üç kez yeniden doğdu demek çok yanlış olmayacaktır. 1700’lü yıllarda barok tarzında inşa edilen yapı, 1894’te ll. Wilhelm’in yıkılarak yeniden yapılması emri üzerine 1905’te neo-barok tarzda yeniden inşa edildi. 2. Dünya Savaşı sırasında büyük hasar alan Berlin Katedrali, 1981 yılında restore edilerek bugünkü halini almış oldu.

Tarihi ve kültürel değerlerine sahip çıkmasıyla bilinen Berlin’in en dikkat çeken lokasyonlarından biri de beş müzeden oluşan Müzeler Adası. Spree Nehri üzerinde bulunan küçük bir ada olan Müzeler Adası, farklı mimarlar tarafından tasarlanan beş müzeye ev sahipliği yapıyor. Ada, mimari açıdan da müzecilik alanında yenilik yaratmış olmasıyla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Berlin’in uluslararası özgürlük anıtı niteliğini taşıyan Doğu Yakası Galerisi, dünyanın her yerinden gelen ressamlar tarafından yapılmış 105 resmi içeriyor. 1989 yılında Berlin’i doğu ve batı olarak ikiye bölen Berlin Duvar’ı yıkıldı. Fakat halk, duvarın şehirlerine yaptıklarını unutmamak için bir kısmını yıkmama kararı aldı. Spree Nehri kıyısında 1,3 kilometre boyunca ilerleyen duvar kalıntısı artık geçmişle günümüz arasında köprü görevi gören bir açık hava galerisi.

Berlin