Elektrikli araçlar, sürdürülebilirlik adına dünya genelindeki dönüşümün önemli bir parçası. Bu yenilikçi sektörde, yerli ve milli girişimler de global arenada kendilerine yer bulmaya başladı. Türkiye’nin otomotiv sektöründe sürdürülebilir çözümler sunmayı hedefleyen öncü firmalardan biri olan Amperino, İnegöl’de başlayan yolculuğuyla dikkat çekiyor. Amperino Elektronik & Yazılım ekibinin deneyimli Donanım Tasarım Mühendisi Muammer Yıldıztaç ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, firma ve inovatif projeleri hakkında değerli bilgiler edindik. Yıldıztaç, Amperino’nun sektöre nasıl yeni bir soluk getirdiğini ve elektrikli otomobil teknolojisinin geleceğine yönelik hedeflerini anlattı.
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Elektronik Haberleşme Mühendisliği mezunuyum ve yaklaşık 2 yıldır otomotiv sektöründe Amperino bünyesinde çalışıyorum. Burada donanım tasarımı ve test faaliyetleri yürütüyorum.
Amperino hakkında bilgi alabilir miyiz?
Amperino, 2020 yılında dünyada yenilenebilir kaynaklara yönelimle birlikte Bursa, İnegöl’de ortaya çıkan, L7 sınıfı, şehir içi kullanıma uygun yerli ve milli bir elektrikli otomobil projesidir. İnegöl’de mobilya ve makine sektöründe faaliyet gösteren 6 firmanın girişimiyle kuruldu. Yaklaşık 40 kişilik, farklı disiplinlerden mühendis arkadaşlarımızdan oluşan genç ve dinamik bir ekibimiz var. Ayrıca Bilişim Vadisi’nde bir yazılım ekibimiz bulunuyor. Ülkemizde ve dünyadaki ihtiyaçları göz önünde bulundurarak, insanların iş, alışveriş, okula gitmek gibi günlük işlerinde genellikle çok uzak mesafeler gerektirmeyen kısa mesafe yolculuklar yaptığını düşünerek şehir içi bir otomobil tasarlamaya karar verdik. Şehir içi ve elektrikli bir otomobil olan ilk modelimiz olan Amperino C-100, 150 – 200 km arasında menzil ve regülasyonlar gereği maksimum 90 km/h hıza sahip. Ekibimiz ile üç farklı prototip ürettik ve testlerimiz devam ediyor. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı olan 2023’te araç lansmanımızı yaptık ve artık seri üretim için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Amperino’nun kompakt araç tasarımı, şehir içi trafik ve park alanı sıkıntısına nasıl bir çözüm sunuyor?
Tasarladığımız otomobil L7 sınıfı ve şehir içi kullanıma çok elverişli. Hem boyutları hem de tasarımı ve teknik özellikleri itibarıyla şehir içi kullanıma son derece uygun. Boyutları M sınıfı araçlara göre daha küçük olduğu için daha az park alanına ihtiyaç duyar, ayrıca tasarımımız sayesinde kullanıcının görüş alanı ve hakimiyeti daha yüksek olduğu için park etmek daha kolay.
Geleneksel ICE araçlardan farklı olarak, Amperino’nun teknolojisi kullanıcı deneyimini nasıl dönüştürmeyi hedefliyor?
Tasarımımızda aracımızın muadillerine göre teknik özelliklerini ve konforunu öne çıkardık. Multimedya özellikleri ile yolculuğu daha keyifli hale getirmenin yanı sıra, araç için oluşturduğumuz mobil uygulamalarla araç kontrollerini, temalarını düzenleme, çeşitli güncellemeler ve market gibi uygulamalarla fonksiyonelliğini artırdık. Aracımızda Türkiye’de üretilen tekerlek içi HUB motorlar kullanacağız, bu bize diferansiyel ve çeşitli aktarma organlarına ihtiyaç duymadan doğrudan tekerlekten tahrik imkanı sağlıyor, bu da önemli bir avantaj. Hem hacim hem ağırlık hem de bakım gereksinimi açısından önemli ölçüde tasarruf sağlıyor. Ayrıca, Amperino muadillerine göre daha rahat bir diz mesafesi sunmanın yanı sıra yaklaşık 370 litre gibi geniş bir bagaj hacmi sunuyor.
Şehir içi ve elektrikli bir otomobil olan ilk modelimiz olan Amperino C-100, 150-200 km arasında menzil ve regülasyonlar gereği maksimum 90 km/h hıza sahip.
Amperino’nun yenilikçi batarya paketi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Batarya paketimiz oldukça modülerdir ve şasiye monte edildi. Bu sayede aracın ağırlık merkezini daha dengeli hale getirdik, bu da yol tutuşumuzu ve güvenliği artırdı. Evde 240 dakikada, istasyonda ise yaklaşık 80 dakikada şarj olabilmekte, ilerleyen süreçte bu süreler daha da kısalacak. Batarya yönetim sistemi ve güç dağıtım ünitemizi de batarya paketine entegre ettik. Bu şekilde batarya paketimizin kabiliyetleri artmış oldu. Ayrıca bataryayı sıvı soğutma sistemiyle destekliyoruz. Bu da şarj süresini önemli ölçüde azaltırken batarya performansını da arttıracak.
Yazılım ve donanımın içsel olarak tasarlanması ve geliştirilmesi, Amperino’yu rakiplerinden ayıran başlıca özellikler nelerdir?
Öncelikle araç yazılımları ve araç kontrol ünitesi dahil tüm donanımlar Amperino bünyesinde üretiliyor. Kendi teknolojimizi geliştirdiğimiz için bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. İnegöl ofisimizde gömülü sistem yazılımları ve tüm donanımlar geliştirilirken, Bilişim Vadisi’ndeki yazılım ofisimiz de mobil uygulamalar ve araç içi yazılımlar üzerine çalışıyor. Ayrıca, birçok rakibimiz iki kişilik araçlar üretirken, biz şoförü ortaya konumlandırdık. Bu bize hem konforlu bir yolculuk hem de geniş bir bagaj hacmi sunma fırsatı verdi. Amperino rakiplerine göre fiyat anlamında da gayet rekabetçi olacağını öngörüyoruz.
Mobil uygulamalar aracılığıyla kullanıcılara sunulan performans bilgileri ve kontrol özellikleri nelerdir ve bu özellikler kullanıcı deneyimini nasıl etkiliyor?
Multimedya sistemimizi de kendimiz tasarlıyoruz, bu da kullanıcıya geniş bir hareket imkanı tanıyor. Sistem üzerinde gerek tema gerek diğer fonksiyonlarda kullanıcının kendi güncellemelerini yapmasına olanak sağlayacak. Aracın satışından sonra da yazılım güncellemeleri bu uygulamalar aracılığıyla yapılabilecek. Ayrıca market uygulamaları ile kullanıcı desteklenecek ve ihtiyacına göre çeşitli programlar kullanabilecek. İlerleyen süreçte bu uygulamalar aracılığıyla kullanıcılar farklı kullanıcılarla etkileşim de sağlayabilir.
Kaykay şasisi tasarımının, aracın yol tutuşuna ve iç mekan konforuna katkıları nelerdir?
kaykay şasi batarya paketini araç tabanında ortaya konumlandırır; bu konumlandırma aracın ağırlık merkezini düşürerek, aracın kararlılığını önemli ölçüde arttırır. Ayrıca, bataryalar araç yapısını değiştirmeden kolayca değiştirilebilir ve yeniden boyutlandırılabilir.
Amperino’nun gelecekte elektrikli araç endüstrisinde nasıl bir rol oynamayı hedeflediğini ve bu hedeflere ulaşmak için hangi stratejileri izlediğini açıklar mısınız?
Bildiğiniz üzere elektrikli araç kullanımı gün geçtikçe artıyor. Türkiye’nin de bu pazarda payını alması için biz de katma değer üreten bir firma olmayı amaçlıyoruz ve teknolojimizi bu doğrultuda şekillendiriyoruz. Seri üretimle birlikte önce yurt içine satış yapmayı ve birkaç yıl içerisinde aracı yurt dışına da ihraç etmeyi planlıyoruz. Bu planlar doğrultusunda araç mimarisini, yazılımını ve donanımını kendimiz geliştirdik ve kendi know-how’ımızı oluşturduk. Bir araçtan daha önemlisi, modüler bir platform kurduk. Bunun hem teknoloji anlamında hem de otomotiv sektöründe yetişmiş insan kaynağı anlamında önemli bir atılım olduğunu düşünüyoruz.
