spot_img

Fatih Tekke: Futbolun Efsanesi, İstanbulspor’un Yeni Yol Haritası

Fatih Tekke:

Trabzonspor’un efsaneleri arasında yer alan ve Türk futbol tarihine ismini altın harflerle yazdıran Fatih Tekke ile İstanbulspor Ömer Sarıalioğlu Tesisleri’nde bir araya geldik. Futbol kariyerinde önemli başarılara imza atan Fatih Tekke, son yıllarda teknik direktörlük göreviyle adından söz ettirmeye başladı. İstanbulspor’a ikinci kez gelen Tekke ile kulübünü, çalışmalarını ve futbolculuk kariyerini konuştuk.

Futbol ile ilk tanışmanız nasıl oldu?

Makine mühendisi bir babanın ve ev hanımı bir annenin 8 çocuğundan biri olarak 1977 yılında Köprübaşı-Trabzon’da doğdum. 9 yaşımdayken köyden taşınarak, Trabzon’a yerleştik. Ağabeylerim ve ben amatör bir takımda futbol antrenmanlarına başladık. Böylelikle futbola ilk adımı atmış oldum.
O zamanlar Trabzon’daki bütün alt yapılarda ve amatör takımlarda bulunan genç oyuncuların maçları çok ciddi şekilde takip ediliyordu. Günümüzdeki gibi değildi. 1990’lı yıllarda Trabzonspor, amatör takımlardaki yetenekli oyuncuları kendi bünyesinde topladı. Bende bu oyuncular arasındaydım. O zamanlar genç milli takımında oynuyordum. 1994 yılında Trabzonspor’un A takımında yer aldım. İlk zamanlarda 10 numara pozisyonundaydım, ancak daha sonra forvet olarak oynamaya başladım.

Trabzonspor’daki kariyeriniz hakkında neler söylemek istersiniz?

Trabzon’da futbolda başarılı olmak özellikle de bizim dönemimizde kolay değildi. Ancak bütün zorlukları
atlatmayı başarıp bugünlere gelebildik. Gençken 10 numaralı pozisyonda oynadığım için herkes bana Maradona derdi. Aslında gösterdiğim performansın çok dışında bir oyuncuydum. A takıma çıkışımdan sonra Özkan Sümer hocamın yönlendirmesiyle forvet oynamaya başladım.

Kariyerinizdeki en unutamadığınız maç hangisiydi?

Kariyerimde unutamadığım çok fazla maç var aslında. En çok aklımda kalan, Zenit’le oynadığımız UEFA
kupası final maçıydı. Kıbrıs takımı Anorthosis’a karşı içeride oynanan ve son saniyede attığımız golün sayılmayarak kaybettiğimiz maçı da unutamam. 61. dakikada kafa golü attığımız bir Fenerbahçe maçı var ki o da efsanelerden biridir. En unutamadığım asistim ise, Gökdeniz’e Trabzon’daki Beşiktaş maçında
yaptığım asistti. Topu aldım, Gökdeniz’in koştuğunu hissettim ve pası verdim.

Teknik direktörlük kariyerinizde örnek aldığınız idol isimler var mı?

Bu meslekte birlikte çalıştığım çok sayıda teknik direktör oldu. Eksisiyle artısıyla hepsinden bir şeyler öğrendim. Luciano Spalletti hem disiplin hem de oyuna ve sahaya bakışıyla beni çok etkilemişti. Aynı şekilde Vahid Halilhodzic ve Özkan Sümer de üzerimde önemli bir etki sahibidir.

Futbol oynadığınız yıllardaki teknolojik gelişmelerle, şimdikiler arasında çok büyük farklılıklar var. Bu bir avantaj mı sizce?

Teknoloji çok büyük bir avantaj ama Türkiye’de, dünya futbolunda konuşulan dataları hala çok fazla kişinin kullandığını düşünmüyorum. Özellikle saha kullanımı ve saha içiyle ilgili taktiksel formasyonla
ilgili datalardan bahsediyorum. Bu konuyla ilgili Türkiye’de kafa yoran çok az insan var. İyi kadro ve iyi
oyuncular biraz da bütçeyle alakalı. Bu nedenle Türkiye için iyi oyuncuların, iyi teknik adamlar ürettiği bir yer diyebilirim.

Fatih Tekke:

İstanbulspor’un ligdeki durumuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

İstanbulspor’u artık evim gibi görüyorum. İstanbulspor’a ikinci gelişim. İlk gelişimde üzülmüştük ama artık üzülmek ve üzmek istemiyorum. Başarmak öncelikli hedefimiz ama başarı elde etmek için de bazı parametreler olmak zorunda. Elimizdeki oyunculardan maksimum seviyede performans almaya çalışıyoruz. İstanbulspor’a ilk geldiğim dönemden bu yana bizim hedefimiz hep kazanmaktı. Bahsettiğim
taktiksel formasyonlarla birçok şeyi başardık, yeri geldi başarısız da olduk ama ortaya koyduğumuz
olumlu gelişmeler vardı. Şu an mevcut durum olumlu görünüyor ama eksiklerimizin olduğu da bir gerçek. Bu eksiklere rağmen başarabileceğimize inanıyorum. Burada bir aile gibiyiz haliyle oyuncu da mutlu oluyor.

Alt yapı çalışmaları hakkındaki düşünceleriniz neler? Bir Altınorduspor örneği var. Neden büyük kulüplerimizden verim alamıyoruz?

Türkiye’de sadece futbolda değil, tüm alanlarda yetenekli insanların olduğunu düşünüyorum. Bu yetenekleri doğru eğitmek, doğru yönlendirmek ve alt yapısını doğru şekillendirmek önemli. Eğer bunu iyi yaparsanız, bahsettiğim gibi başarılı olarak addediliyorsunuz. Ancak daha iyi bir bütçeyle çok daha iyisi her zaman yapılabilir. Bu yüzden ilk olarak bütçeye, ikincisi sabra, üçüncüsüyse iyi antrenörlere
ihtiyaç var. Büyük kulüplerin bütçesi var ama altyapıya para ayırmıyor. 20 yıldır aynı sorularla karşı karşıyayız, hep aynı cevapları veriyoruz.

Şu an Türk futbolunun ”Yıldız” oyuncusu olarak kimi gösterirsiniz?

Yıldız futbolcunun bendeki karşılığı biraz farklı. Yıldız futbolcu çok az bulunan meziyetler mi yoksa müthiş profesyonel bir performansın karşılığı mı demek? Türkiye’de performans açısından söyleyebileceğimiz gençler var. Mesela Çağlar Söyüncü ve Merih Demiral yurt dışında gayet iyi durumdalar. Kalecilerimiz açısından son yıllarda bir gelişme var iyi kaleciler çıkartıyoruz. Trabzonspor’daki Uğurcan Çakır ve Erce Kardeşler’in durumları da iyi. Bu oyunculara kendilerini ve oyunlarını geliştirmek için uygun ortamlar sağlanırsa yurt dışında çok rahatlıkla oynayabilirler. Yıldız
oyuncu benim için Messi’dir. Onun gibi oyuncu dünyada yok. Ancak çok yetenekli, iyi oyuncular tabii ki var.

“İstanbulspor’da oynamış eski oyuncuların ve
eski yöneticilerin kulübe olan aidiyet duygusu güçlü.”

Türk futbolunun dünya futbolu içerisindeki yeri sizce nedir?

En son açıklanan rakamlara göre alt yapıdan çıkan oyuncuların sayısına göre dünyada 6. büyük
lig olarak gösteriliyoruz. Yani bu ligler arasında en sonuncu ve en yaşlı lig biziz. En fazla yabancı oyuncuya sahip olan ülke de biziz. Maddi gücümüz var ama dünya futbolunda elit olarak belirtilen takımlarla yarışma şansımız olduğunu düşünmüyorum.

İstanbulsporlular camiası ilgili düşünceleriniz neler?

İstanbulspor’da oynamış eski oyuncuların ve eski yöneticilerin kulübe olan aidiyet duygusu çok fazla. Bunu önemli bir avantaj olarak görüyorum. Futbolun kendine has gerçekleri var. Bu gerçekler arasında; tesisleşme, alt yapı ve bütçe bulunuyor. Bu konularda daha sağlam, beraberce ve sabırla ilerlememiz gerekiyor.